NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
إِبْرَاهِيمُ
بْنُ مُوسَى
الرَّازِيُّ
أَخْبَرَنَا
عِيسَى
حَدَّثَنَا أُسَامَةُ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
رَافِعٍ
قَالَ سَمِعْتُ
أُمَّ
سَلَمَةَ
عَنْ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
بِهَذَا الْحَدِيثِ
قَالَ
يَخْتَصِمَانِ
فِي مَوَارِيثَ
وَأَشْيَاءَ
قَدْ
دَرَسَتْ
فَقَالَ إِنِّي
إِنَّمَا
أَقْضِي
بَيْنَكُمْ
بِرَأْيِي
فِيمَا لَمْ
يُنْزَلْ
عَلَيَّ
فِيهِ
Abdullah b. Râfi'den;
dedi ki:
Ben Ümmü Seleme'yi, Nebi
(s.a.v.) den şu (bir önceki) hadisi (rivayet ederken) işittim.
(Abdullah b. Râfî'
sözlerine devamla şöyle) dedi: Miras ve kaybolup gitmiş bir takım mallar
hususunda (iki şahıs Hz. Nebi'e müracaat ederek birbirlerinden) davacı oldular.
Bunun üzerine (Hz. Nebi):
"Ben, hakkında bana
(bir vahiy) inmemiş olan hususlarda kendi re'yimle hüküm veririm" buyurdu.
İzah:
Bu hadis-i şerif,
"İki husustan birinin hükmünü, aralarındaki illet benzerliğinden dolayı
diğerinde de geçerli kılmak"demek olan kıyasın meşruluğuna delâlet
etmektedir. Usûl-i fıkıh âlimleri; bu hadis-i şerife bakarak kıyasın
meşruluğuna hükmetmişlerdir.
Bilindiği gibi
hâdiseler sınırsız olduğundan, her hâdise hakkında Kitap ve sünnette nass
bulunamaz. Fakat Kitap ve sünnette bu hâdiselere asıl teşkil edecek hükümler
konmuştur. Kıyas sayesinde toplumlarda olup biten hâdiseleri bu aslî
hükümlerden birine bağlamak mümkün olur. Bu hadisin bab başlığı İle ilgisi;
hâkimin zahirî delillere göre hüküm verdiği İçin, bazen işin iç yüzüne vâkif
olamayarak hatalı hüküm vermekten kurtulamayacağı noktasındadır.